İnsanoğlu yaradılışından bu yana sürekli öğrenmeye meyil
etmiş ve öğrendiklerini günlük hayatlarında pratik olarak uygulamıştır. Geçmiş
toplumlardan günümüz toplumlarına kadar geçen süreye baktığımız zaman yaradılış
özelliklerimizi toplumlarımıza da yansıtmış ve kitlesel bir öğrenme mekaniği
yaratmıştır. İnsanoğlunun bu mükemmel özelliği faydalı veya faydasız binlerce
icat, eser ve hatta insan ortaya çıkarmıştır. Hayatımızı kolaylaştıracak veya
zorlaştıracak tüm icatlar bizlerin kâşif ruhundan, öğrenme arzumuzla
merakımızın birleşmesinden oluşmuştur. Gel gelelim ki günümüzde çocuklar,
gençler sınav hazırlıklarından başka ne öğreniyorlar. Dünyanın genelinde böyle
bir durum söz konusu iken sanki bizim gibi “gelişmekte olan” ülkelerde durum
biraz daha vahim. Bir çocuk doğduğu günden bir işe girene kadar kaç tane sınava
hazırlanıyor ve kaçı bu hayatları etkiliyor. İlk okulda teog hazırlıkları, özel
dersler, sınav hazırlıkları. Teog hazırlık kitapları ile ders çalışmasını sağlamak, ödül olarak tablet ile
bilgisayara ile neşelendirmek ne kadar doğru. Bizim düşüncemiz böyle şeyler
olmasın, okulsuz, sınavsız bir toplum istiyorum değil. İstiyoruz ki çocuklar
düşünme yetilerini kaybetmesi, kâşif ruhlarını yitirmesin, öğrenebilmeyi YGS hazırlık kitapları ile öğrenmesin.
Her ülkenin bir eğitim sistemi var evet ve her ülke toplumlarının gelenekleri,
yaşam tarzları, ekonomik durumu gibi belki çok daha profesyonel kişilerin
hesapları kitapları sonucu oluşturulan bu sistemlerin içerisinde çocukların
sınavlar ile aşırı ders çalışma, başarılı olma baskısı ile büyütmenin anlamı
yok. Ben sınav olmasın demiyorum, ben
ailelerin kendilerinin yapamadıklarını veya tam olarak kendi yaptıklarını
çocuklarından beklemeleri ve bunları onların yaşamlarına dikte etmeleri.Bu teog
hazırlıkları, ygs hazırlıkları, lys hazırlıkları, kitaplar, ders çalışmalar bir
gün biter, ve düşünceleri kalır. Bir insanın elinden alınabilecek yegâne şey
düşünceleridir.