10 Temmuz 2017 Pazartesi

Bir Garip Yazı

İnsanoğlu yaradılışından bu yana sürekli öğrenmeye meyil etmiş ve öğrendiklerini günlük hayatlarında pratik olarak uygulamıştır. Geçmiş toplumlardan günümüz toplumlarına kadar geçen süreye baktığımız zaman yaradılış özelliklerimizi toplumlarımıza da yansıtmış ve kitlesel bir öğrenme mekaniği yaratmıştır. İnsanoğlunun bu mükemmel özelliği faydalı veya faydasız binlerce icat, eser ve hatta insan ortaya çıkarmıştır. Hayatımızı kolaylaştıracak veya zorlaştıracak tüm icatlar bizlerin kâşif ruhundan, öğrenme arzumuzla merakımızın birleşmesinden oluşmuştur. Gel gelelim ki günümüzde çocuklar, gençler sınav hazırlıklarından başka ne öğreniyorlar. Dünyanın genelinde böyle bir durum söz konusu iken sanki bizim gibi “gelişmekte olan” ülkelerde durum biraz daha vahim. Bir çocuk doğduğu günden bir işe girene kadar kaç tane sınava hazırlanıyor ve kaçı bu hayatları etkiliyor. İlk okulda teog hazırlıkları, özel dersler, sınav hazırlıkları. Teog hazırlık kitapları ile ders çalışmasını sağlamak, ödül olarak tablet ile bilgisayara ile neşelendirmek ne kadar doğru. Bizim düşüncemiz böyle şeyler olmasın, okulsuz, sınavsız bir toplum istiyorum değil. İstiyoruz ki çocuklar düşünme yetilerini kaybetmesi, kâşif ruhlarını yitirmesin, öğrenebilmeyi YGS hazırlık kitapları ile öğrenmesin. Her ülkenin bir eğitim sistemi var evet ve her ülke toplumlarının gelenekleri, yaşam tarzları, ekonomik durumu gibi belki çok daha profesyonel kişilerin hesapları kitapları sonucu oluşturulan bu sistemlerin içerisinde çocukların sınavlar ile aşırı ders çalışma, başarılı olma baskısı ile büyütmenin anlamı yok.  Ben sınav olmasın demiyorum, ben ailelerin kendilerinin yapamadıklarını veya tam olarak kendi yaptıklarını çocuklarından beklemeleri ve bunları onların yaşamlarına dikte etmeleri.Bu teog hazırlıkları, ygs hazırlıkları, lys hazırlıkları, kitaplar, ders çalışmalar bir gün biter, ve düşünceleri kalır. Bir insanın elinden alınabilecek yegâne şey düşünceleridir.